“Suffe,” maddi-manevi varlık ve hayatlarını Sevgili Peygamberimizin (a.s.m.) hizmetine adamış olan sahabilerin oturdukları mekânın adıdır. Mescid-i Saadet’in arkasında ev, aile, mal ve mülk ile ilgisi bulunmayan bu yıldız sahabiler için inşa edilmiş bir yerdir. Bu mütevazi mekânda yaşayan Suffe Ashâbı’nın eğitim ve talimiyle Peygamber Efendimiz bizzat ilgilenmişlerdir. Kur’ân’ın cihanı kuşatan prensip ve hakikatlerini önce Suffe Ashâbı’na öğretmişlerdir. Suffe Ashâbı’nın bütün vakti ilim, tefekkür ve ibadetle geçmiştir. Mukaddes dava uğrunda hayatı hiçe sayan bu mücahitler, Kur’ân’a sözle karşılık veremeyince kılıçla saldıran müşriklere karşı cihat ederek şehadet gibi yüce bir makama ermişlerdir. Bir tebliğ ve cihat hizmeti olunca Peygamber Efendimiz ilk evvela Suffe Ashâbı’ndan seçmiştir.
Suffe Ashâbı’nı “Allah yoluna nefsini vakfetmiş talebeler” olarak vasıflandıran Elmalılı Hamdi Yazır özetle şöyle der:
“Bundan dolayı, İslam âleminde medreseler camilerin yanına yapılır ve medreselerde okuyan talabelerden Ashâb-ı Suffe’nin yolundan gitmeleri beklenir: İlim tahsili, ibadet, din uğrunda her türlü meşakkate tahammül ile iffeti muhafaza, dinin neşrine hizmet, icabında cihat…”[Hak Dini Kur’ân Dili, 2: 9 40.]
Mukaddes çileyi sahabileriyle paylaşan Sevgili Peygamberimizin yanından hiç ayrılmayan, onun nurlu sohbetiyle yükselen Suffe Ashâbı, ondan büyük feragat dersi almıştır.
Suffe Ashâbı’nın sayısı hakkında kesin bir rakam yoktur. Sayıları zaman zaman artar ve eksilirdi. Bir kısmı Peygamberimizin müsaadesiyle evlenir, bir kısmı vefat eder, bir kısmı da tebliğ vazifesiyle başka beldelere giderdi. Bununla birlikte sayılarının 100 ile 400 arasında değiştiği bilinmektedir.
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.