Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Süleymân Aleyhisselâmın Belkıs'la görüşmesi

Süleymân Aleyhisselâmın Belkıs'la görüşmesi || Peygamberler Ansiklopedisi || Hadis Kütüphanesi

Süleymân aleyhisselâm, Belkıs'ın aklını tecrübe etmek istedi. Bunun için bir köşk yaptırdı. Köşkün billurdan olan avlusunun altına su akıttı. İçine balık ve kurbağa gibi suda yaşayan canlıları attı. Avluya giren, suya girdiğini zannederdi. Belkıs'ın tahtının değiştirilmesini, yükseltilip alçaltılmasını emretti. “Tahtın altını üste, üstünü arkaya, arkasını öne getirerek şeklini değiştirin, kendi tahtı olduğunu anlayacak mı bakalım?” buyurdu. Belkıs gelince; “Bu senin tahtın mıdır?” denildi. Belkıs, tahtına baktı, benzetti. Hattâ kalbinden; “Birbiri içinde ve yedi kat daire şeklinde muhkem ve etrâfında nöbetçi ve muhâfızlar bulunan tahtım, buraya nasıl gelir” diyerek gördüğüne inanmayıp, tahtta değişmeler de olduğundan, bilmek ve bilmemek arasında; “Sanki odur” dedi.
Bu hâdise Kur'ân-ı kerîmde meâlen şöyle bildirildi: (Süleymân aleyhisselâm;) Onun tahtını, bilinmez şekle getirin. Bakalım (gördüğünde) tanımaya muvaffak olacak mı, yoksa muvaffak olamayacaklardan mı bulunacak?" dedi. (Belkıs) gelince, ona; Senin tahtın böyle miydi?” denildi. (O;) Sanki bu odur dedi.” (Neml sûresi: 41, 42)
Rivâyete göre Belkıs, söyleyeceği sözü tartar, rastgele konuşmazdı. “Senin tahtın böyle miydi?” suâline, yalan söylemek korkusu ile; “Evet, bu odur” demedi. Onları yalanlamak endişesiyle de; “Hayır” demedi. Sâdece; “Sanki bu odur” demekle iktifa etti. Süleymân aleyhisselâm, onun bu hâlinden aklının kemâlini anladı. Bir rivâyete göre, tahtı olduğunu anlayan Belkıs, sorunun soruluş şekline uygun olarak teşbihli bir cevap vermişti. Çünkü suâl teşbihli (benzetmeli) sorulmuştu.
Âyet-i kerîmede bildirildiği gibi, daha sonra Belkıs meâlen; “Bundan (tahtın getirilmesinden) evvel de bize (hüdhüdün mektup bırakması, hediye ve elçiler mes’elesi ile Allahü teâlânın kudretine, Süleymân aleyhisselâmın peygamberliğine dair) ilim verilmişti. Biz ona, teslim olanlardan idik” dedi. (Neml sûresi: 42) Tefsîr âlimleri, bu sözün Süleymân aleyhisselâma âit olduğunu da bildirmişlerdir.
Sonraki âyet-i kerîmede; “Onun Allahü teâlâyı bırakıp tapmakta olduğu şey (güneşe tapması), onu, (tevhid îtikâdından, Allahü teâlâya ibâdetten) men etmişti. (Yâhud Süleymân aleyhisselâm, onu, Allahü teâlâyı bırakıp tapmakta olduğu şeyden, güneşe tapmaktan men etti.) Şüphesiz o, kâfirler gürûhundan idi” buyruldu. (Neml sûresi: 43)
Belkıs, küfr içinde yüzen bir cemiyet içerisinde yetişmişti. Onlardan güneşe tapmayı öğrenmişti. Bu yüzden Süleymân aleyhisselâmın himâyesine kavuşuncaya kadar müslüman olmak şerefine erememişti.
Âyet-i kerîmede şu husûsa işâret edilmektedir: İnsanın meşgûl olduğu şey, meşgûliyetinin zıddı olan şeyden onu uzaklaştırır. Belkıs güneşe tapıyordu. Onun güneşe tapması, Allahü teâlâya ibâdet etmesine mâni oldu. Öyleyse, Allahü teâlâya kulluk etmeli, O'nun sevgisinden başka şeylere dalmamalıdır. Çünkü, Allahü teâlâdan başka şeylerin sevgisi kalbi kaplayıp işgal eder de buna karşılık, akıl ve din gibi bir yardımcı bulunmazsa, Allahü teâlâdan başka şeylerin sevgisi, o kimseyi kör ve sağır eder. Nitekim Hadîs-i şerîfte; “Bir şeyi sevmen, seni kör ve sağır eder” buyrulmuştur.
Rivayete göre, Süleymân aleyhisselâm Belkıs'ı, avlusunu billurdan yaptırdığı köşkte kabûl etti. Belkıs gelince, âyet-i kerîmede bildirildiği gibi meâlen; “Ona (Belkıs'a); Köşke (köşkün avlusuna) gir denildi. (O), onu görünce, derin bir su sandı. (Suya girmek için) iki ayağını (sıvayıp) açtı. Süleymân (aleyhisselâm), onun ayaklarının insan ayağı olduğunu gördü. Gözünü ondan çevirip; (Ey Belkıs! Ayağını ört, o, su değildir.” O, billurdan yapılmış şeffaf bir avludur dedi. (Belkıs gördüklerine hayran oldu. Süleymân aleyhisselâmın mülkünün Allahü teâlâdan olduğunu, O'ndan başka ibâdete lâyık bir mâbud bulunmadığını, Süleymân aleyhisselâmın Allahü teâlânın peygamberi olduğunu anladı.) Dedi ki: “Ey Rabbim! (Güneşe ibâdet etmekle) nefsime zulmetmişim. (Şimdi) Süleymân'ın (aleyhisselâm) maiyetinde âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum (müslüman oldum) dedi.” (Neml sûresi: 44)
Rivâyete göre, Süleymân aleyhisselâm Belkıs'la evlendi. Belkıs'dan Dâvûd isminde bir oğlu olup, babasının hayatında vefât etti. Belkıs'ı ordusunun başında geri Yemen'e gönderdi. Ayda bir kere rüzgâra biner, Belkıs'ın yanına giderdi. Bir rivâyete göre de onu Suriye'deki bir şehre yerleştirdi. Süleymân aleyhisselâmın vefâtından kısa bir müddet sonra Belkıs da vefât etti.


H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ


Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

[blogger]

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget