Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

 180﴿ عِصْمَة الأُمّةِ وَأَنَّهَا لاَتَجْتَمِعُ عَلَى ضَلَالَةٍ وَخَطَأٍ 

“İslam ümmetinin, masum oluşu ve sapıklık ile hata üzerine birleşmemesi”[4] ile ilgili hadisler

İbnü’l-Hümâm (ö. 861/1457“Tahrîr”de ve daha bir çok alim, bu konuda gelen hadislerin mütevatir olduğunu belirtmiştir:

İbnü’l-Hümâm der ki: “İcmanın kesin bir kanıt ve ahad olduğu hususu, sem’i (=işitme yoluyla getirilen) delillerdendir. Bu rivayetler ile buna benzeyen diğer rivayetlerdeki ortak nokta olarak gelen ‘ümmetim sapıklık ve hata üzerinde birleşmez’ sözü, tevatürdür.”

Bu hadislerin lafızlarından birisi de, şu hadistir:

﴿ إِنَّ اللَّهَ لَا يَجْمَعُ أُمَّتِي عَلَى ضَلَالَةٍ ﴾

“Allah, ümmetimi, sapıklık üzerinde birleştirmez”

Bu hadisi, Tirmizî ve bir çok çok kimse, senedli bir şekilde  şu yoldan rivayet etmiştir:

 

1.      Abdullah ibn Ömer[5]

Bu hadisin ravileri, sika kimselerdir. Fakat bu hadiste bir karışıklık vardır.

﴿ سَأَلْتُ رَبِّي عَزَّ وَجَلَّ؛ أَنْ لَا يَجْمَعَ أُمَّتِي عَلَى ضَلَالَةٍ فَأَعْطَانِيهَا ﴾

“Rabbimden, ümmetimim sapıklık üzerine birleştirmemesini istedim. Bana bunu verdi”

Bu hadisi, İmam Ahmed ve bir çok kimse şu yoldan rivayet etmiştir:

2.  Ebu Basra el-Gıfârî[6]

﴿ إِنَّ اللَّهَ أَجَارَكُمْ مِنْ ثَلَاثِ خِلَالٍ: .... وَأَنْ لَا تَجْتَمِعُوا عَلَى ضَلَالَةٍ ﴾

“Allah, sizi, helal olan üç şeyden korumuştur: …..‘Sapıklık üzerinde toplanmamanız’”

Bu hadisi, Ebu Dâvud ve bir çok kimse şu yoldan rivayet etmiştir:

3.  Ebu Mâlik el-Eşarî[7]

﴿ أَنَّ أُمَّتِي لاَ تَجْتَمِعُ عَلَى ضَلاَلَةٍ ﴾

“Ümmetim, sapıklık üzerine birleşmez”

Bu hadisi, İbn Mâce ve bir çok kimse şu yoldan rivayet etmiştir:

4.  Enes[8]

﴿ لاَ يَجْمَعُ اللّهُ هَذِهِ الْأُمَّةِ عَلَى ضَلالَةٍ وَيَدُ اللّهِ مَعَ الْجَمَاعَةِ ﴾

“Allah, bu (İslam) ümmetini, sapıklık üzerinde birleştirmez. Allah’ın eli, toplulukla birliktedir”

Bu hadisi ise, Hâkim “Müstedrek”de şu yoldan rivayet etmiştir:

5.  Abdullah ibn Abbâs

(Sehâvî) “Mekâsıd”da bu hadisi ‘Lâme’l-Elif’ (لاَ  ) harfinde getirmiştir. Burada birkaç söz ettikten sonra şöyle der:

“Kısacası: Bu hadis; metinleri meşhur, bir çok senede sahip, merfu ile diğer hallerde çeşitli şahidleri olan bir hadistir.”

Bu konuda daha geniş bilgi için Sehâvî (ö. 902/1496)’nin bu kitabına başvurabilirsiniz.

Yine bu konuda İbn Emîr el-Hâcc (ö. 879/1475)’ın “Şerhu’t-Tahrîr” adlı eserinde ikinci makalenin dördüncü babına bakabilirsiniz.

* * *

[4]      “Ümmet” kelimesi; ulus, topluluk ve grup gibi anlamlara gelir. Term olarak ise; dilleri, renkleri, milliyetleri farklı bile olsa aynı inanca mensup insanların teşkil ettiği topluluğu ifade etmektedir.

        İslam ümmeti deyince, İslam inancına mensup insanların teşkil ettiği cemaati ifade etmektedir. İslam ümmetinin bir sınırı yoktur. Aynı İslam inancını taşıyan dünyanın dört bir yanındaki Müslümanlar, bu ümmet içerisinde yer almaktadır.

        İslam ümmetinin; sapıklık, dalalet, hata ve günah, fasıklık üzerinde birleşmesi düşünülemez. Çünkü ihtilaflı meselelerde alimlerin çoğunun ittifak ettiği görüşün sevaba yakın yakın olduğu kabul edilir. Zayıf bir rivayet ise, alimlerin fiilen etmesiyle sıhhat kazanır, hükmi tevatür derecesinde itibar görür. Böylece İslam ümmeti, hataya ve sapıklığa düşmekten korunmuş olmaktadır.

[5]      Tirmizî, Fiten 7; Dârimî, Mukaddime 8; Müsned: 5/145

[6]      Müsned: 6/396

[7]      Ebu Dâvud, Fiten 1 (4253)

[8]      İbn Mâce, Fiten 8 (3950)


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

179﴿ إِرْسَالُ الْأَحَادِ اِلَى النَّوَاحِى لِتَبْلِيغِ الأَحْكَامِ 

“İslam’ın hükümlerini tebliğ etmek için beldelere insanlara gönderme”[2] ile ilgili hadisler

İbnü’l-Hümâm (ö. 861/1457“Tahrîr”de bu konu ile ilgili gelen hadislerin mütevatir olduğunu aynen şöyle anlatmaktadır:

“İslam’ın hükümlerini tebliğ etmek için beldelere insanlar gönderme hususunda Resulullah (s.a.v)’den gelen hadisler, mütevatirdir.”

Bu kitabın şarihi İbn Emîr el-Hâcc (ö. 879/1475) ise, musannifin bu sözünden sonra aynen şöyle der:

“İslam’ın hükümlerini beldelere tebliğ etmek için gönderilen insanlardan birisi de, Muâz’dır. Bir topluluk, bu olayı Abdullah ibn Abbâs’tan[3] şöyle rivayet etmiştir:

﴿ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّه عَلَيْهِ وَسَلَّمَ بَعَثَ مُعَاذًا إِلَى الْيَمَنِ فَقَالَ لَهُ: إِنَّكَ تَأْتِي قَوْمًا مِنْ أَهْلِ الكِتَابِ فَادْعُهُمْ إِلَى شَهَادَةِ أَنْ لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ فَإِنْ هُمْ أَطَاعُوا لِذَلِكَ فَأَعْلِمْهُمْ أَنَّ اللَّهَ قَدْ افْتَرَضَ عَلَيْهِمْ خَمْسَ صَلَوَاتٍ فِي كُلِّ يَوْمٍ وَلَيْلَةٍ ﴾ 

“Resulullah (s.a.v), Muâz’ı, Yemen’e göndereceği zaman ona:

‘Sen Kitap ehlinden bir topluluğa gidiyorsun; onları, Allah’tan başka ilah olmadığına çağır. Eğer onlar buna itaat edecek olurlarsa, onlara, Allah’ın her gün ve gece de beş vakit namazı farz kıldığını öğret’ buyurdu”

Bu hadisin dışında (konu ile ilgili) uzunca bir çok hadis daha gelmiştir. Beldelere gönderilen bu kimselerin verdiği haberi kabul etmeme normal sayılsaydı, bu kimseleri göndermenin bir anlamı olmazdı.”

* * *

[1]      "Had" kelimesi, sözlükte; men etmek, alıkoymak, engellemek gibi anlamlara gelir. Çoğulu, Hudûd'dur. Terim olarak ise; yüce Allah için takdir edilen cezadır.

[2]      Hz. Peygamber (s.a.v), Mekke'den Medine'ye hicretinden sonra Medine'de gücü elinde bulundurmak için bir yandan Medine'de Yahudilerle anlaşma yapmak suretiyle kontrolü sağlamaya çalışıyor ve bir yandan da çevre yerlerde bulunan kabilelere, Bahreyn'e, Yemen'e ve başka yerlere elçiler göndermek suretiyle oraların İslamlaşmasını sağlamaya çalışıyordu.

[3]      Buhârî, Zekat 141, Sadaka 163, Mezalim 9, Meğazi, 60, Tevhid 1; Müslim, İman 31 (19); Tirmizî, Zekat 6 (625); Ebu Dâvud, Zekat 4 (1584); Nesâî, Zekat 46


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 178﴿ بَذْل النَّصِيحَةِ لِلْأَئِمَّةِ وَغَيْرِهِمْ مِنَ الْمُسْلِمِينَ 

“Devlet başkanına ve diğer Müslümanlara nasihat etme”[19] ile ilgili hadisler


Ebu’t-Tîbî sözkonusu kitabında konu ile ilgili olarak aynen şöyle der: “ ‘Sahîh’te, Temîm ed-Dârî’den gelen,﴿الدِّينُ النَّصِيحَةُ لِلَّهِ وَلِرَسُولِهِ وَلِأَئِمَّةِ الْمُسْلِمِينَ  “Din; Allah, Peygamberi ve müslümanların devlet başkanı için nasihattir”[20] hadisinde de geçtiği üzere; devlet başkanına nasihat etme de vaciptir. Mutlak nasihat etme hususunda gelen hadisler, mütevatirdir. Nasihat etme de insanların en layık olanı, devlet başkanıdır.”


* * *

[19]     "Nush" kelimesi,  Türkçe'de; nasihat ve öğüt anlamına gelmektedir. Fakat Aarapça'da kelimenin asıl anlamı; kendisine nasihat edilen kimsenin iyiliğini istemek demektir.

        Hadis, nasihatın dinde önemli bir yer tuttuğunu ve dinin özü olduğunu belirtmektedir.

        Nasihatın, Allah için olanına gelince, bunun anlamı; Allah'a iman etmeye, şirk koşmamaya, Allah'ı bütün kemal ve cemal sıfatlarıyla nitelendirmeye, bütün noksan sıfatlardan Allah'ı münezzeh tutmaya, O'na tam teslimiyetle itaat edip O'na asi  gelmekten uzak olmaya, O'nun için sevmeye, O'nun için buğzetmeye, O'na itaat edeni sevip isyan edene düşman olmaya ve daha bir çok nimeti itiraf etmeye ve şükretmeye, Kur'an'ın Allah'ın kitabı olduğuna, insan sözlerinin hiçbirisine benzemediğine, bozuk tevil edenlere ve ona saldıranlara karşı onu korumak şeklinde algılanmalıdır.

        Peygamberi için olan nasihat ise; Hz. Muhammed (s.a.v)'in peygamberliğini onaylamak, onun getirdiklerine tümüyle iman etmek, onun her türlü  emir ve yasaklarına boyun eğmek, ona düşman olana düşman ve dost olana dost olmak, davetini her yere duyurup sünnetini yaşanılır bir model haline getirmek şeklinde analam gerekmektedir.

        Müslümanların devlet başkanı için yapılan nasihat ise; doğru olan konularda onlara yardımcı olmak ve onlara itaat etmek, onlara tavsiyelede bulunmak, yanlışlarını bildirmek, merhametli olmaları gerektiğini hatırlatmak, Müslümanlara ve kontrolü altında bulunan gayri müslimlere adaletli davranmalarını ve haklarını vermeleri gerektiğini söylemek, haksızlık ve zulüm yaptıklarında ise onları uyarmak ve İslam'ı uygulamada müslümanların onlara itaat etmelerine yardımcı olmak suretiyle olur.

        Hadis,  nasihatın; din veya İslam diye adlandırılabileceğine, dinin  sözle olduğu gibi amelle de olduğuna işaret etmektedir.

[20]     Buhârî, İman 42; Müslim, İman 95 (55); Ebu Dâvud, Edeb 67 (4944); Tirmizî, Birr 17; Nesâî, Bey'at 31; Dârimî, Rikak 41; Müsned: 1/3512/2974/102103


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget