Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

 134﴿ أَنَّ وُقُوفَهُ عَلَيْهِ السَّلاَمُ بِعَرَفَةََ فِي حَجَّةِ الْوَدَاعِ كَانَ يَوْمَ الْجُمُعَةِ 

“Resulullah (s.a.v)’in, Veda Haccı sırasında Arafat’ta Cuma günü vakfetmesi”[7] ile ilgili hadisler.”


(Kastallânî) “İrşâdu’s-Sârî”de ‘Kitâbu’l-Hacc’ (=Hac Bölümü’n)ün “Bâbu mâ yelbisu’l-muhrimu mine’s-siyab” (İhramlının giydiği elbise bâbın) da konu ile ilgili bu hadislerin mütevatir olduğunu aynen şöyle anlatmaktadır:

“(Bu hadisler,) sabittir. Fakat Resulullah (s.a.v)’in, (Veda Haccı sırasında) Cuma günü Arafat’ta vakfetmesi ile ilgili hadisler, mütevatirdir.”

* * *

[7]      “Vakfe” kelimesi, sözlükte; durmak demektir. Hacc terimi olarak ise; haccın farzlarında birini ifade eder.

        Hacc ibadetinin iki vakfesi vardır:

            1. Arafat Vakfesi: Bu rükündur. Vakfe deyince, ilk akla gelen  budur. Bu, herhangi bir sebeple eksik oluyorsa, hacc sahih olmaz. Daha sonraki yılda yenilenmesi gerekir.

            2. Müzdelife Vakfesi: Bu, rükun değildir, vaciptir. Herhangi bir sebeple eksik olduğu takdirde kurban keserek  hactaki eksiklik giderilebilir. Haccın daha sonraki yılda iadesi gerekmez.

        Arafat Vakfesinin sahih olması için üç şart vardır:

            a. İhramlı olmak

            b. Arafat sınırları içinde vakfeyi yapmak

            c. Zilhicce’nin 9. günü güneşin öğleden tepe noktasına ulaşma anından Zilhicce’nin 10. günü tan yerinin ağarmasına kadar olan vakittir. Bu vakit içinde Arafat’ta bulunmak esastır. Şuur, niyet, bilgi aranmaz. Bu vakit içinde Arafat’ta bir an olsun durmak yeter.

        Resulullah (s.a.v), Arafat’ta  Cuma günü bineğinin üzerinde insanlara bir hutbe okuyup konuşmasında İslam’ın temel  esaslarını açıkladı. Şirk ve cahiliye adetlerini, o konuşmasıyla çökertti. O hutbede; dinlerin haramlığında ittifak ettiği kan, mal ve ırz gibi hakların çiğnenmesinin haram oluşunu ilan etti. Cahiliye dönemi fazinin hepsini kaldırdı. Kadınlara iyi davranılmasını tavsiye etti. O hutbede Muhammed ümmetine, Allah’ın kitabına sımsıkı sarılamalrını haber verdi. Sonra onlara kendi yaptığı tebliğden kıyamet günü sorulduğunda ne diyeceklerini sordu.  Onlarda, tebliğ yaptığını, Allah’ın  emanetini yerine getirdiğini söylediler. O zaman şahadet parmağını göğe doğru kaldırıp onları üç kere şahit tuttu. Sonunda ise; orada bulunanların, bulunmayanlara bunu tebliğ etmelerini onlara emretti.

        Hutbe bitince, Bilâl’e ezan okumasını emretti. O da ilk önce ezan okudu. Ardından da namaz için kamet getirdi. İlk önce öğleyi, kıraati gizliyerek iki rekat kıldı. Sonra tekrar kamet getirdi. İkindiyi de aynen iki rekat kıldı. Beraberinde bulunanlarda cem ederek namazlarını kıldılar. O gün, Cuma idi.

        İslam Tarihi’nde bu hutbe; “Veda Hutbesi” olarak bilinir. Arafat’ta vakfenin hikmeti şudur: Müslümanların aynı zaman ve mekanda, Allah’ın rahmetini arzulayarak samimiyetle dua ve niyaz ederek yalvarıp yakararak bir araya gelip toplanmalarını, bereketlerin inmesi hususunda büyük etkisi olur. Bu sebeple şeytan, o gün, son derece hakir ve perişan olur. Ayrıca Müslümanların bir tek vücut halinde bu kutsal mekanda toplanmaları bir tür gövde gösterisi mahiyetindedir. 


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

133﴿ أَنَّه عَلَيْهِ السَّلاَمُ حَجّ عَامَ حَجَّةِ الْوَدَاعِ رَاكِباً 

“Resulullah (s.a.v)’in, Veda Haccı yılında binekli olarak hac etmesi”[5] ile ilgili hadisler

Şeyh Ali el-Adevî, Allame Halil el-Huraşî (ö. 1117/1705)’nin “Şerhu Muhtasarı Halil” adlı kitabına yaptığı haşiyede[6] -Müellif Halil’in sözünün yanında-, Resulullah (s.a.v)’in, binekli olarak yaptığı ilk haccı ile ilgili Şeyh Ali el-Echurî’den naklen bu konuda gelen hadislerin, mütevatir olduğunu belirtmiştir.

* * *

[5]      Haccın farz oluşunu bildiren emir inince, Resulullah (s.a.v), hiç gecikmeden hacca hareket etti. Çünkü haccın farz edilmesi ta dokuzuncu ve onuncu yıla kadar gecikmişti. Her ne kadar “Hac ve umreyi Allah için tamamlayın” (Bakara: 2/196) ayeti hicri 6. Hudeybiye anlaşması ylı inmiş ise de onda haccın farz edilişi yoktu. Bu ayetteki emir; haccın, hac ve umrenin ikisini de başladıktan sonra tamamlamaya aittir. Haccın farz kılınması ile ilgili değildir.

        Haccın farz olduğunu belirten ayet, Âl-i İmrân: 3/97’dir. Resulullah (s.a.v), hicretin 6. yılında hac için değil, umre için Mekke’ye gitmişti. O yıl yapılamayan umre, ertesi yıl kaza edildi. Hicretin 9. yılında haccı farz kılan Âl-i İmrân: 3/97 ayeti inince, Resulullah (s.a.v), Hz. Ebu Bekr’i hac emiri tayin ederek onu sahabileriyle birlikte hacca gönderdi. Ertesi yılda kendisi gidip hac yaptı ki, bu hacca, “Veda Haccı” denir.

        Resulullah (s.a.v)’in, Medine’ye hicretinden sonra bir defa hac ettiği hususunda ittifak vardır. Bunun, hicri 10. yılda olduğu da tartışışmasızdır. Ama hicret öncesi hac edip etmediği meselesi ihtilaflıdır. Bir rivayette; Resulullah (s.a.v), hicretten önce üç defa hac etmiştir (Tirmizî, İbn Mâce, Dârekutnî, Hâkim).

        İşte Resulullah (s.a.v), hicretin 10. yılında sahabileriyle birlikte yaptığı Veda Haccını, binekli olarak yapmıştı. Resulullah (s.a.v)’in Veda Haccını binekli olarak yapmasıyla ilgili rivayetler, Resulullah (s.a.v)’in hac yapışını anlatan hadisler de geçmektedir. Bu da, Resulullah (s.a.v)’in binekli olarak hac yapmasının manevi mütevatir olduğunu göstermektedir.

[6]      Şeyh Ali el-Adevî, Allame Halil el-Huraşî’nin “Garamiye” kasidesini nazmen ihtisar edip sonra da şerhe ettiği kitabına bir haşiye yazmıştır. Aslında Garamiye kasidesini, İbn Fereh yazmıştır. Halil el-Kureşî ise, bu şerh ettiği esere, “Zübdetü’l-fikr fi mustalahi’l-haber” adını vermiştir. 


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

132﴿ أَمْره أَصْحَابِهِ عَام حَجَّةِ الْوَدَاعِ بِفَسْخِ الْحَجِّ إِلَى الْعُمْرَةِ 

“Resulullah (s.a.v)’in, sahabilerine; Veda Haccı yılında, haccı, umreye çevirmelerini emretmesi”[1] ile ilgili hadisler


(Zürkânî) “Şerhu’l-Mevâhib”de anlattığına göre; (konu ile ilgili) bu hadisleri, 21 sahabi rivayet etmiştir.

Fakat İmâm Mâlik (ö. 179/795), İmâm Şâfiî (ö. 204/819), Ebu Hanîfe (ö. 150/767) ve Cumhur’un görüşüne göre; Resulullah (s.a.v)’in sahabile-rinin, haccı, umreye çevirmeleri, (Veda Haccı) senesine özgüdür. Bu seneden sonra caiz değildir.[2]

Merfu’ olarak gelen Bilâl b. Hâris el-Müzenî[3] hadisi ile mevkuf olarak gelen Ebu Zerr[4] hadisinde, konu ile ilgili açıklayıcı bilgiler yer almaktadır.

Veli el-Irâkî (ö. 826/1422)’de derki: “Bu hadisin, ancak mevkuf olduğu söylenebilir.”

* * *

[1]      Resulullah (s.a.v) hicretin 10. yılında halka haccedeceğini duyurdu. Bunun üzerine Resulullah (s.a.v) Zilkade ayının sonlarına doğru sahabileriyle birlikte Medine'den Mekke'ye doğru yola çktı. "Serif" denilen yere geldiklerinde Resulullah (s.a.v), sahabilerine; beraberinde kurbanı bulunmayanların, haclarını umreye çevirebileceklerini, kurbanı bulunanın ise haccını umreye çeviremeyeceğini bildirdi. Mekke'ye varınca kesinlikle kurbanı beraberinde olmayanların, haclarını, umreye çevirmelerini ve ihramdan çıkmalarını, kurbanı beraberinde olanlarınise ihramda kalmalarını emretti. Haccın fesh edilerek umreye çevrilmesini Resulullah (s.a.v)'den 14 sahabe rivayet etmiştir. Bunlar; 1. Hz. Aişe, 2. Hafsa, 3. Hz. Ali, 4. Hz. Fatıma, 5. Esma bint. Ebi Bekr, 6. Câbir b. Abdullah, 7. Ebu Saîd el-Hudrî, 8. Berâ b. Âzib, 9. Abdullah ibn Ömer, 10. Enes, 11. Ebu Musa el-Eş'arî, 12. Abdullah ibn Abbâs, 13. Sebra b. Ma'bed el-Cühenî, 14. Sürâka b. Mâlik el-Müdlicî.

        Hz. Peygamber  (s.a.v)'in, sahabilerine; haccı, umreye çevirmelerini emretmesi şöyle açıklanmaktadır: Araplar cahiliye döneminde hac ayları içinde umre yapmanın yeryüzünde en büyük günahlardan sayıldığına inanıyorlardı. Sahabilerde, bunu bu şekilde biliyorlardı. İşte Resulullah (s.a.v) bu inancı üç mertebeyle yok etti: 1. Önce ihramlanırken dileyen umre, dileyen de hacca ihramlansın diye serbest bıraktı. 2. "Serif" denilen yerde bunu "kurbanı olmayan kimse istiyorsa haccını umreye çevirsin" diye bir derece artırdı. 3. Mekke'deki Safa ve Merve'den kurbanı olmayan herkese bunu vacip yaptı.

[2]      Resulullah (s.a.v) sahabileriyle birlikte Mekke'ye doğru hac için yola çıktıklarında ilk önce sadece hacca niyet edildiği halde, sonradan hac umreye çevrilmiş, umreden sonra tekrar hacca geçilmişti. Alimler, haccı feshederek umre yapma keyfiyetinin sadece Resulullah (s.a.v)'in sahabilerine özgü bir durum olduğunu ifade etmişlerdir. Bakara: 2/196'da hacca niyet edenlerin haccı tamamlamaları emredilmiş olması, hactan umreye geçmek mümkün değildir. Bugün hacılar, mikat yerinde ne çeşit hac yapacaklarsa niyetlerini belirtmeleri gerekir. Haccın umreye çevrilmesi sadece o yıla aittir. Abdullah ibn Abbâs ise, bu görüşün aksini savunmuştur.            

[3]      Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 2/194

[4]      Tahâvî, Şerhu Meâni'l-Âsâr, 2/194


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget