Mütevâtir Hadisler-189
﴾
“Velâ hakkı, köleyi azad eden kimseye aittir”
Suyûtî (ö.
1. Hz. Aişe
2. Abdullah ibn Abbâs
3. Hz. Ali
4. Büreyde
(Derim ki:) Bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:
Bu hadis, Müslim’de geçmektedir.
Yine de doğruyu en iyi bilen, Allah’tır.
* * *
[1] “Vela” kelimesi, sözlükte; tasarruf, muavenet ve muhabbet anlamında olup yakınlık manasına olan “veli” kelimesinden alınmadır.
Hukuki bir terim olarak ise; mirasçılığa sebep olan hükmi bir akrabalıktır.
Bu akrabalık, azat etme sonucu, efendi ile azatlı arasında meydana gelir ki, buna, “velâ-i itâk” denir.
Bu sebeple kölesini azat eden kimse, kan bağıyla olan daha yakın asabesi bulunmadığına, azatlısının mirasçısı olur.
Velayet ise; bir şeyi, kudret cihetiyle tasarruf etme, bir kişinin işine kefil olma ve işini üzerine alma demektir. Buna göre burada velâ; efendinin, azat ettiği köle veya cariyeye mirasçı demektir. Çünkü miras hakkını kazandıran vela, ancak köle yada cariyeyi azat etmek suretiyle olur.
Yalnız İslam’da kölelik yoktur. Kölelik, İslam’ın geldiği ve hüküm sürdüğü ve bazı çağlarda mevcuttu. Herhalde İslam buna kayıtsız kalamazdı. Bu nedenle de gerek Kur’an’da ve gerekse de Sünnette yer yer köle ve cariye ile ilgili hukuktan bahsedilir. Bu, İslam’ın, insana verdiği önemi göstermektedir.
Genel olarak, kefaretlerde köle azat edilmesi yer almaktadır. Hz. Peygamber (s.a.v)’de, köle ve cariyelerinin, özgürlüklerine kavuşmalarını ya teşvik etmiş yada bunu bizzat uygulamıştır.
Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Mükatabe
[2] Müslim, İtk