Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

193﴿ إِذَا حَلَفْتَ عَلَى يَمِينٍ فَرَأَيْتَ غَيْرَهَا خَيْراً مِنْهَا فَكَفِّرْ عَنْ يَمِينِكَ وَائْتِ الَّذِي هُوَ خَيْرٌ 

“Bir şeye yemin edip de peşinden yeminin aksini yapmayı daha hayırlı görürsen, derhal kefaret ver ve yemin ettiği husustan daha hayırlı olanı yap”[9] 

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr” da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Abdurrahman b. Semure                    

2.      Adiy b. Hâtim                                    

3.      Abdullah ibn Amr                              

4.      Uzeyne

5.      Muâviye ibnu’l-Hakem

6.      Ümmü Seleme               

7.      Ebu’d-Derdâ’

8.      İmrân b. Husayn

Toplam, 8 kişi.

(Derim ki:) İbn Mende (ö.  470/1077“Tezkire”de anlattığına göre; bu hadisi, Hz. Peygamber (s.a.v)’den Abdullah ibn Amr (ve ayrıca şunlar) rivayet etmiştir:

9.  Ebu Musa, Ebu’d-Derdâ’                  

10. Ebu Hureyre                                    

11. Enes, Adiy b. Hâtim                         

12. Hz. Aişe

13. Abdullah ibn Mes’ud

14. Abdullah ibn Abbâs   

15. Abdullah ibn Ömer

16. Ebu Saîd, İmrân b. Husayn,    Abdurrahman b. Semure

Tirmizî (ö. 279/892), bu Abdurrahman b. Semure hadisini rivayet etmiştir. Ayrıca bu konuda söz konusu ettiği 8 kişiden de uygunluk bakımından rivayetler geldiğini belirtmiştir. 5 kişinin rivayetini ise göz ardı etmiştir.

Irâkî (ö. 805/1402), Abdullah ibn Mes’ud hadisi ile Abdullah ibn Ömer hadisi hariç bunların rivayet ettikleri hadisler de düzeltme yapmıştır. Ayrıca bunlara, Muâviye ibnu’l-Hakem hadisini de ilave etmiştir.

17. Avf b. Mâlik el-Cuşamî[10]

Bazı alimler der ki: “Uzeyne b. Seleme el-Abdî’den (daha başka) rivayet gelmiştir.”

Bağavî (ö. 516/1122) der ki: “Uzeyne’nin, bu hadisden başka rivayet ettiği (başka) bir hadisini bilmiyorum.”

Tirmizî (ö. 279/892)’de der ki: “Buhârî’ye, Uzeyne hadisinin durumunu sordum. O da: ‘Bu hadis, Uzeyne’nin mürselidir. Çünkü Uzeyne, Hz. Peygamber (s.a.v)’e ulaşmamıştır’ dedi.”

Müslim (ö. 261/875)’ de der ki: “Uzeyne,  tabiun’dandır.”

Yine bu hadis, şu yollardan da gelmiştir:

18. Hasen (el-Basrî)

19. İbn Sîrîn (mürsel olarak)

* * *

[9]      Yemin, 3 kısma ayrılmaktadır:

1. Yemin-i Lağv: Yanlışlıkla veya doğru olduğu zannıyla yalan yere yapılan yemindir.

        2. Yemin-i Gamus: Yalan yere kasten  yapılan yemindir.

1.  Yemin-i Mün’akide: Mümkün veya gelecek ile ilgili bir şey hakkında yapılan yemindir.

        Örnek: “Vallahi, yarın borcumu vereceğim” veya “Vallahi, filan kişiyle konuşmayacağım” denilmesi gibi. Bir kimse, bu tür bir yemin edipde o yemininden dönmenin daha hayrlı olduğunu görürse, yemininden dönmesi müstehab olur. Yalnız yemininden döndüğü için kefaret vermesi gerekmektedir. Yeminin kefaretiise şudur:

a.     Gücü yetiyorsa, bir köle yada cariye azat etmek.

b.    Sabah-akşam on fakiri doyurmak

c.    On fakire orta halde birer parça elbise giydirmek

d.    Bu üç şeyden birine gücü yetmeyen kimse, aralıksız olarak 3 gün oruç tutması gerekmektedir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Eymân 110; Müslim, Eymân 7 (1649), 12 (1650), 15 (1651), 19 (1652); Ebu Dâvud, Eymân 17 (3276), Harac (3277); Tirmizî, Eymân 46 (1530); Nesâî, Eymân 1516; Muvatta, Eymân 11; Müsned: 2/211; Taberânî, el-Kebir, el-Evsat; Heysemî, Keşfu’l-Estâr, 2/120; Abdurrezzâk, Musannef, 8/194

[10]     Bu, Ebu’l-Ahves’in babasıdır. (Asıl adı, Uzeyne b. Seleme el-Abdî olup tabiun’dandır. Nitekim Buhârî ve Müslim, onun, tabiun’dan olduğunu söylemişlerdir.)


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

192﴿ اَلْبَيِّنَةُ عَلَى الْمُدَّعِي وَالْيَمِينُ عَلَى مَنْ أَنْكَرَ 

“Delil getirme, iddia sahibine aittir. Yemin ise, iddiayı inkar eden kimseye aittir”[4]


Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Abdullah ibn Ömer

2.      Amr b. Şuayb, babasında, o da atasından

3.      Abdullah ibn Abbâs

4.      Ebu Hureyre

5.      Berre bint. Ebi Tüczâ el-Abderiyye

Yine bu hadis, Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu yoldan gelmiştir:

6.   Abdullah ibn Mes’ud[5]

Yine bu hadis, Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu yoldan da gelmiştir:

7.   Eş’as ibn Kays[6]

Bu hadis, şu şekilde gelmiştir:

﴿ أَلَكَ بَيِّنَةٌ؟ قُلْتُ: لاَ. فَقَالَ: لِلْيَهُودِيِّ اِحْلِفْ ﴾

“‘Senin bir delilin var mıdır?’ (diye sordu. Ben de:) ‘Hayır’ dedim.

Bunun üzerine Yahudi’ye dönüp ona: ‘Yemin et’ buyurdu.”

Müslim ise “Sahîh”inde bu hadisi şu yoldan rivayet şu yoldan rivayet etmiştir:

8.   Vâil b. Hucr el-Hadramî[7]

Bu hadis de, şu şekilde gelmiştir:

أ﴿ َلَكَ بَيِّنَةٌ؟ قُلْتُ: لاَ. قَالَ: فَلَكَ يَمِينُهُ ﴾

“‘Senin bir delilin var mıdır?’ (diye sordu. Ben de:) ‘Hayır’ dedim.

Bunun üzerine (bana): ‘Yemin etmen gerekmektedir’ buyurdu.”

Abdullah ibn Abbâs hadisi,[8] Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerinde şu şekilde geçmektedir:

﴿ لَوْ يُعْطَى النَّاسُ بِدَعْوَاهُمْ لَادَّعَى نَاسٌ دِمَاءَ رِجَالٍ وَأَمْوَالَهُمْ وَلَكِنَّ الْيَمِينَ عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ ﴾

“İnsanlara (sırf) davaları sebebiyle (hiç delil olmadan istedikleri) verilse, bir takım insanlarda, (diğer) insanların kanlarını ve mallarını (istemeyi) iddia ederdi. Fakat yemin, davalıya aittir”

İsmâîl (ö. 371/982)’de “Sahîh”in de bu hadisi şu lafızla rivayet etmiştir:

﴿ وَلَكِنْ اَلْبَيِّنَةَ عَلَى الطَّالِبِ وَالْيَمِين عَلَى الْمُدَّعَى عَلَيْهِ ﴾

“Fakat delil getirme, (iddiayı) talep edene aittir. Yemin de davalıya aittir.”

Sa’d et-Taftazânî (ö. 792/1389“Şerhu’n-Nesefî”de der ki: “Peygamberin verdiği haber ile sabit olan ilim, kesinlik ve değişmezlik yönünden zaruri şekilde sabit olan bilgilere benzer. (Zaruri şekilde) sabit olan bilgi de, mütevatirdir… Bu tür bilgi, Resulullah (s.a.v)’in; “delil getirme, iddia sahibine aittir. Yemin ise, iddiayı inkar edene aittir” sözünde geçmektedir. Resulullah (s.a.v)’in verdiği bu haber, tevatür ile ilgili bir bilgidir. Bu bilgi ise, zaruridir.”

Hayâlî (ö. 862/1457“Şerhu’l-Akâidi’n-Nesefî”ye yazdığı haşiyede (konu ile ilgili olarak) aynen şöyle der:

“(Sa’d’ın, bu hadisin mütevatir olduğu ile ilgili) bu sözü, mücerret bir faraziyedir. (Çünkü Sa’d, sadece konuyu) örneklendirmek için (bu hadisi getirmiştir.) Bu nedenle de bu hadis, ancak meşhur (hadis) olup mütevatir (hadis) değildir.”

(Derim ki:) Bu hadis, mana bakımından mütevatirdir. Nitekim bu husus, anlattıklarımızdan da anlaşılmaktadır. Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.

* * *

[4]      Adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için; dava edilen hakkın ispat edilebilmesi şarttır. Çünkü hakim, tarafların getireceği ve ortaya koyacağı delilleri esas alarak bir hükme varmak mecburiyetindedir. Davacı, haklı olsa bile, varlığını ispat edemediği müddetçe, hakkını elde edemez.

        İslam Hukuku’nda ispat etme mecburiyeti, dava açan kimsenin üzerindedir. Davalı inkar ederse, yemin teklif edilir. Hakkı kesin olarak ortaya koyacak her delil, hakimin vereceği hükme dayanak teşkil eder.

        Bu konuda gelen hadisler için ayrıca b.k.z: Buhârî, Rehin 6, Tefsiru Sure-i Âl-i İmrân 3; Müslim, Akdiye 1 (1711); Ebu Dâvud, Akdiye 23 (3619); Tirmizî, , Ahkam 12 (13411342); Nesâî, Kaza 36; İbn Mâce, Ahkam 7 (2321); Müsned: 2/70;    

[5]      Buhârî, Ahkam 30; Müslim, İman 221

[6]      Buhârî, Husumât 4; Müslim, İman 220 (138); Tirmizî, Büyu 42 (1269); Ebu Dâvud, Akdiye 25 (3621); İbn Mâce, Ahkam 7 (2322)

[7]      Müslim, İman 223 (139); Tirmizî, Akdiye 12 (1340); Ebu Dâvud, Eymân 1 (3245); Müsned: 4/317

[8]      Buhârî, Tefsiru sure-i Âl-i İmran 3; Müslim, Akdiye 1 (1711)


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget