Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

 4﴿ لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ مِنْكُمْ الْغَائِبَ 

“(Bu anlattıklarımı, burada) sizden hazır olan, olmayana ulaş­tırsın.”[100]

Bir rivayette ise; ﴿ لِيُبَلِّغْ شَاهِدُكُمْ غَائِبَكُمْ ﴾ “(Burada) hazır olanınız, (bu an­lat­tık­larımı) olmayanınıza ulaştırsın.”

Bir başka rivayette ise; ﴿ لِيُبَلِّغِ الشَّاهِدُ الْغَائِبَ ﴾ “(Burada) hazır olan kimse, (bu anlattıklarımı) olmayana ulaştırsın”

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.       Ebu Bekre[101]

2.       Abdullah ibn Abbâs[102]                        

3.       Ebu Şureyh el-Huzâî el-Ka’bî[103]            

4.       Abdullah ibn Ömer[104]                        

5.       Vâbisa

6.       Ubâde ibnu's-Sâmit

7.       Câbir b. Abdullah

8.       Muâviye b. Hayde el-Kuşeyrî[105]

9.       Hâris b. Basrâ el-Leysî

10.Hz. Ali ve daha bir çokları.

İbn Mende (ö. 470/1077), “Müstahrec”de, bu hadisi, 18 sahabiden ri­va­yet etmiştir.

Münâvî (ö. 1031/1622“Şerhu li Erbaîn en-Nebevî”nin baş tara­fında der ki: “Bundan dolayıdır ki, bazı alimler, bu hadisi, mütevatir hadis­ten say­mış­tır.”

* * *

[100] Hz. Peygamber (s.a.v), çeşitli yerlerde ve değişik zamanlarda insanlara vaaz ve hutbe vermek­teydi. Bu hutbe ve vaazları, bazen çok sayıda kişi dinlemekteydi. Bu nedenle Hz. Peygamber (s.a.v)’in buralarda söylediği sözleri duymayan sahabiler de olmaktaydı. Çünkü sahabilerin hep­sinin her an Hz. Peygamber (s.a.v)’in yanında bulunma imkanı yoktu. Bu ve benzeri durumları göz önünde bulunduran Hz. Peygamber (s.a.v),  vaaz ve hutbe sırasında hazır bulunan kimsele­rin, duyduklarını, o sırada hazır bulunamayan kimselere ulaştırmasını istemektedir. Bunlar, sahabiler de olabilir, başkaları da olabilir. Önemli olan; Hz. Peygamber (s.a.v)’den duyulan hu­susların başkalarına aktarılmasıdır.

      Müslümanlar; Kur’an, Sünnet ve ilim adamlarından öğrendiklerini yada duyduklarını başkala­rına anlatma ve öğretmek zorundadır; çünkü İslam Dini, toplumsal bir dindir. Kendisiyle ilgili şeylerin, başkalarına aktarılmasını ister. Bu, İslam’ın, evrensel bir din olma özelliğinden kaynak­lanmaktadır.

[101] Buhârî, İlim 91037, Edahi 5, Hacc 132, Fiten 8, Meğazi 77, Tevhid 24; Müslim, Kasame 2930; Ebu Dâvud, Tatavvu 10; Tirmizî, Hacc 1; İbn Mâce, Mukaddime 18 (233); Dârimî, Menasik 72; Müsned, 5/3739404549

[102] Buhârî, Hacc 132

[103] Buhârî, Sayd 8; Müslim, Hacc 446; Nesâî, Hacc 111; Müsned, 4/31326/385

[104] İbn Mâce, Mukaddime 18 (235)

[105] İbn Mâce, Mukaddime 18 (234); Müsned, 5/5


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 3﴿ نَضَّرَ اللهُ اِمْرَءً 

“Allah, …..  o kimsenin yüzünü ağartsın”[81]     

(Hadisin metninde geçen dad harfi, şeddeli ve şeddesiz olmak su­retiyle kullanılabilmektedir.)

Buna göre Allah o kimseyi (بَهَّجَهُ) “sevindirsin”(حَسَّنَهُ) “güzelleştir­sin” ve (نَعَّمَهُ) “nimetlendirsin” demektir.

﴿ سَمِعَ مَقَالَتِي فَوَعَاهَا فَأَدَّاهَا إِلَى مَنْ لَمْ يَسْمَعْهَا فَرُبَّ حَامِلِ فِقْهٍ غَيْرِ فَقِيهٍ وَرُبَّ حَامِلِ فِقْهٍ إِلَى مَنْ هُوَ أَفْقَهُ مِنْهُ ﴾

“Allah, benim sözümü dinleyip de belleyen, sonra da onu işitmeyene ulaştı­ran kimsenin yüzünü (kıyamet günü) ağartsın; çünkü nice fakih (fıkıh bilgisini taşıyan kimse/meseleleri kavrayan kimse) vardır ki, fakih değildir. Yine nice fakih (fıkıh bilgisini taşıyan kimse/meseleleri kavrayan kimse) var ki, kendinden daha fakih olan kişiye bilgisini götürür.”[82]

Bir lafız da ise;  ﴿ سَمِعَ مِنَّا شَيْئًا فَبَلَّغَهُ كَمَا سَمِعَه فَرُبَّ مُبَلِّغٍ أَوْعَى مِنْ سَامِعٍ ﴾ “Ben­den bir şey dinleyip de işittiği şekilde onu ulaştıranın yüzünü (Allah, kıyamet günü) ağartsın; çünkü nice (bilgi) taşıyıcısı vardır ki, dinleyenden daha iyi beller”[83] buyurulmaktadır.

Bu hadisin, başka şekillerde geçen lafızları daha vardır.

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.       Zeyd b. Sâbit[84]                                         

2.       Abdullah ibn Mes’ud[85]                            

3.       Cübeyr b. Mut’im[86]                                         

4.       Nu’mân b. Beşîr[87]                               

5.       Babası Beşîr[88]                                               

6.       Sa’d b. Ebi Vakkâs[89]                          

7.       Enes[90]                                                           

8.       Câbir b. Abdullah[91]

9.       Umeyr b. Katâde el-Leys[92]

10.      Muâz b. Cebel[93]

11.      Ebu’d-Derdâ’[94]

12.      Ebu Karsâfe[95]

13.      Ebu Saîd el-Hudrî[96]

14.      Rebîa b. Osman et-Teymî[97]

15.      Abdullah ibn Ömer[98]

16.      Zeyd b. Hâlid el-Cüheni[99]

Toplam, 16 kişi.

(Derim ki:) Yine bu hadis; Hz. Aişe, Ebu Hureyre ve Şeybe b. Osman yo­lundan da rivayet edilmiştir.

İbn Mende (ö. 470/1077“Tezkire” adlı kitabında belirttiğine göre; bu ha­disi, Hz. Peygamber (s.a.v)’den, 24 sahabi rivayet etmiştir. Daha sonra da bu sahabilerin isimlerini tek tek sıralamıştır.

İbn Hacer (ö. 852/1447“Emaliyyu’l-muhrace alâ muhtasarı İbni’l-Hâcib el-Aslî” adlı kitabında bu hadisi nakletmiştir.

“Şerhu’l-Mevâhibi’l-Leduniyye” adlı kitapta geçtiğine göre; hafız der ki: “Bu hadis, (bu şekliyle) meşhurdur. Üstelik bazı alimler, bu hadisi, mütevatir hadisten saymıştır; çünkü bu hadis, 24 sahabiden rivayet edilmiş­tir.” Daha sonra hafız, bu sahabilerin isimlerini tek tek sıralamıştır.

Suyûtî (ö. 911/1505)’de “Şerhu’t-Takrîb” adlı kitabında der ki: “Bu ha­dis, 30 kadar sahabiden gelmiştir.”

Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.

* * *

[81]    Bir kişi bir meseleyi duyup öğrendiği zaman o bilgiyi bir başkasına aktarıp gizlememesi gerekir. Resulullah (s.a.v), böyle yapmakla; hadislerin hem rivayet edilip öğrenilmesini ve hem de İslam dininin her tarafa yayılmasını sağlamaya çalışmaktadır.

[82]    Ebu Dâvud, İlm 10 (3660); Tirmizî, İlm 7 (2794); İbn Mâce, Mukaddime 18; Dârimî, Mukad­dime 24

[83]    Ebu Dâvud, İlm 10; Tirmizî, İlm 7 (2795). Bir kişi, bir bilgi öğrendiği zaman, o bilgiyi yayması, başkalarına aktarması ve gizlememesi gerekir. Böylelikle ilim, herkese yayılmış olur. Resulullah (s.a.v)’de böyle yapmakla; hem İslam Dininin her tarafa yayılmasını, hem hadislerin öğrenilme­sini ve rivayet edilmesini teşvik etmektedir.

[84]    Ebu Dâvud, İlim 10 (3660); Tirmizî, İlim 7 (2794); İbn Mâce, Mukaddime, 18 (230), Menasik 76 (3506)

[85]    Tirmizî, İlim 7 (2795); İbn Mâce, Mukaddime 18 (232)

[86]    İbn Mâce, Mukaddime 18 (231); Müsned, 4/8082; Hâkim, Müstedrek, 1/8788; Taberânî, el-Kebir

[87]    Hâkim, Müstedrek, 1/88; Taberânî, el-Kebir

[88]    Taberânî

[89]    Taberânî, el-Evsat

[90]    İbn Mâce, Mukaddime 18 (236); Taberânî, el-Evsat

[91]    Taberânî, el-Evsat

[92]    Taberânî

[93]    Taberânî

[94]    Taberânî, el-Kebir

[95]    Taberânî, el-Evsat

[96]    Bezzâr

[97]    Ebu Nuaym, Hilye, 5/1057/3319/318

[98]    Râfi’, Tarihu Kazvin

[99]    İbn Asâkir


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget