Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

 26﴿ فِعْل السِّوَاكِ وَالْحَثّ عَلَيْهِ فِي الْوُضُوءِ وَغَيْرِهِ 

“Abdest alırken yada bir başka durumda, misvak kullanma ve misvak kullanmayı teşvik etme”[63] ile ilgili hadisler

Abdest alırken yada bir başka durumda misvak kullanma ve misvak kullanma ile ilgili hadisler, sahabenin büyük bir kısmından rivayet edilmiştir:

1.  Huzeyfe[64]      

2.  Abdullah ibn Abbâs[65]             

3.  Fadl b. Abbâs                        

4.  Hz. Aişe[66]                                         

5.  Ebu Hureyre[67]                                  

6.  Ebu Eyyûb[68]  

7.  Ammâr b. Yâsir[69]                  

8.  Ümmü Seleme[70]                    

9.  Ebu’d-Derdâ’[71]                                 

10. Ebu Ümâme[72]                                   

11. Sehl b. Sa’d                           

12. Cübeyr b. Mut’im                   

13. Ebu’t-Tufeyl                          

14. Enes b. Mâlik[73]                      

15. Muttalib b. Abdullah                          

16. Ebu Saîd el-Hudrî [74]

17. Abdullah ibn Ömer

18. Câbir

19. Hz. Ali

20. Vâsile b. el-Eska’

21. Râfi’ b. Hadîc

22. Âmir b. Rebîa

23. Abdullah ibn Amr

24. Abbâs

25. Ebu Musa el-Eş’arî

26. Abdullah ibn Mes’ud

27. Ebu Hayre es-Sabbâhî

28. Muâz b. Cebel

29. Zeyd b. Hâlid el-Cühenî

30. Mihrâz

31. Temâm ibn Abbâs ve daha bir çokları

Bu hadisi; İmam Mâlik (ö. 179/795“Muvatta”da Ma’n b. İsa ile bir çoğu yolundan yaptığı rivayette, İmam Şâfiî (ö. 204/819) ise “Müsned”de, Beyhakî (ö. 458/1066)’de “Sünen” adlı eserinde ve daha bir çokları, Ebu Hureyre yolundan merfu’ olarak şöyle rivayet etmiştir:

﴿ لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ مَعَ كُلِّ وُضُوءٍ ﴾

“Ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım, her abdest almada, onlara, misvak kullanmalarını emrederdim”

Münzirî (ö. 656/1258), Ebu Hureyre yolundan gelen bu hadisi, İmam Ahmed ile İbn Huzeyme’nin “Sahîh” adlı kitabına dayandırmıştır.

İbn Hibbân (ö. 354/965)’da “Sahîh” adlı eserinde, bu hadisi, şu lafızla rivayet etmiştir:

﴿ مَعَ الْوُضُوءِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ ﴾

“Her namaz için abdest almalarını…”

(Suyûtî’de) “Câmi”de,[75] (Ebu Hureyre yolundan gelen) bu hadisin, bir lafzını, İmam Ahmed ile Nesâî’ye (şu lafızla) dayandırmıştır:

﴿ لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَأَمَرْتُهُمْ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ بِوُضُوءٍ وَمَعَ كُلِّ وُضُوء بِسِوَاكٍ ﴾

“Ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım, her namaz için abdest al­malarını ve her abdest alırken de misvak kullanmalarını onlara emreder­dim”

(“Câmi”nin şarihi Münâvî’de) “Teysîr”de derki: “Bu hadisin senedi, sa­hihtir.”

Münzirî (ö. 656/1258)’de, bu hadisi, bu lafızla İmam Ahmed’e dayan­dırdıktan sonra, bu hadisin, hasen senedle rivayet edildiğini söylemiştir.

Suyûtî (ö. 911/1505“Câmi”de,[76]  bu hadisi, Ebu Hureyre yolundan Hâ­kim’in “Müstedrek” adlı eseri ile Beyhakî’nin “Sünen” adlı eserine (şu lafızla) dayandırmıştır:

﴿ لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَفَرَضْتُ عَلَيْهِمْ السِّوَاكَ مَعَ الْوُضُوءِ وَلَأَخَّرْتُ صَلاَةَ الْعِشَاءِ الأَخِيرَةِ إِلَى نِصْفِ الَّليْلِ ﴾

“Ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım, her abdest almalarında, misvak kullanmalarını, onlara, farz kılardım. Yatsı namazını da, gecenin son üçte birine (1/3) kadar ertelerdim.”

 (Münâvî’de) “Teysîr”de derki: “Bu hadisin senedi, sahihtir. Nevevî ‘de, İbnu’s-Salâh gibi, bu hadisin, münker bir hadis olduğunu söylemişler ve bu hadisin kusurlu yönlerini söylemişlerdir.”

Zürkânî (ö. 1122/1710)’de “Şerhu’l-Muvatta”da derki: “Hâkim dedi ki: ‘Bu hadis,  Buhârî ile Müslim’in şartlarına göre, sahihtir. Bunun bir illeti (sa­kıncalı yönü) yoktur.’”

(Zürkânî’nin sözü burada bitmektedir.)

(İmam Mâlik) “Muvatta”da, bu hadisi, Ebu Hureyre’den[77] mevkuf ola­rak şöyle rivayet etmiştir:

﴿ لَوْلاَ أَنْ يَشُقَّ عَلَى أُمَّتِهِ لَأَمَرَهُمْ بِالسِّوَاكِ مَعَ كُلِّ وُضُوءٍ ﴾

“Resulullah (s.a.v), ümmetine zorluk vereceğinden korkmasaydı, her abdest alışlarında, onlara, misvak kullanmalarını emrederdi”

Taberânî (ö. 360/970)’de, ”Evsat”da, bu hadisi, (belli) bir senedle riva­yet etmiştir.

 Münzirî (ö. 656/1258)’de derki: “Bu hadis, Hz. Ali’den merfu’ olarak ilk lafzıyla hasendir.”

İbn Hibbân (ö. 354/965)’da, “Sahîh” adlı eserinde, bu hadisi, Hz. Aişe’den merfu’ olarak şöyle rivayet etmiştir:

﴿ لَوْلاَ أَنْ أَشُقَّ عَلَى أُمَّتِي لَأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ مَعَ الْوُضُوءِ عِنْدَ كُلِّ صَلاَةٍ ﴾

“Ümmetime zorluk vermeyecek olsaydım, her namaz için abdest alır­ken, onlara, misvak kullanmalarını emrederdim”

İbn Ebi Şeybe (ö. 235/849)’de, (bu hadisi,) Hassân ibn Atiyye’den merfu’ olarak şöyle rivayet etmiştir:

﴿ اَلَْوُضُوءُ شَطْرُ الإِيمَانِ وَالسِّوَاكُ شَطْرُ الْوُضُوءِ ﴾

“Abdest, imanın yarısıdır. Misvak da, abdestin yarısıdır”

Bu konuda daha geniş bilgi için Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’in, “Tahrîcu Ehâdisi Şerhi’l-Kebîr li’r-Râfiî” adlı eserinin, ‘Misvak Kullanma Bab’ına başvurabilirsiniz.

(Yine bu konu ile ilgili olarak) Suyûtî (ö. 911/1505)’nin ”Dürrü’l-Men­sûr” adlı tefsirinde  ﴿ وَإِذِ ابْتَلَى إِبْرَاهِيمَ رَبِّهِ بِكَلِمَاتٍ فَأَتَمَّهُنَّ ﴾ “Bir zamanlar Rabbi, İbrahim’i, bir takım kelimelerle sınamıştı da, İbrahim, bunları tam olarak yerine getirmişti.” (Bakara: 2/124) ayetinin açıklamasına bakabilirsi­niz.

* * *

[63]    Hadisin metninde geçen “sivâk” kelimesi; hem diş fırçalamada kullanılan ağaç dalına ve hem de bizzat fırçalama eylemine denir ki, bu da, dişlerin parçası veya benzeri sert bir şeyle fırçalanma­sıdır. Bununla birlikte dişlerin kirlerini gideren ve ağzı temizleyen her türlü fırça kullanmak, sün­nete uygundur.

[64]    Buhârî, Vüdu 73, Cum’a 8, Teheccüd 9; Müslim, Taharet 46 (255); Nesâî, Taharet 2; Ebu Dâvud, Taharet 30 (55); İbn Mâce, Taharet 7 (286); Müsned, 5/382

[65]    Müslim, Taharet 48 (256); İbn Mâce, Taharet 7 (288); Müsned, 1/307315337340373

[66]    Müslim, Taharet 43 (253); Nesâî, Taharet 58; Ebu Dâvud, Taharet 2730;

[67]    Buhârî, Cum’a 8; Müslim, Taharet 42 (252); Tirmizî, Taharet 18 (22); Ebu Dâvud, Taharet 115 (46); Nesâî, Taharet 7; İbn Mâce, Taharet 7 (287); Muvatta, Taharet 114115

[68]    Tirmizî, Nikah 1; Müsned, 5/417421

[69]    İbn Mâce, Taharet 8 (294); Müsned, 4/264

[70]    Taberânî

[71]    Müsned, 6/451

[72]    Ebu Dâvud, Taharet (56); İbn Mâce, Taharet 7 (289); Müsned, 5/263

[73]    Nesâî, Taharet 6; Müsned, 3/143249

[74]    Müsned, 3/306981

[75]    Suyûtî, Câmiu’s-Sağir, H.No: 7509

[76]    Suyûtî, Câmiu’s-Sağir, H.No: 7511

[77]    Muvatta, Taharet 114115


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 25﴿ لاَ وُضُوءَ لِمَنْ لَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللهِ عَلَيْهِ 

“(Abdest alırken) Allah’ın ismini anmayan (= besmele çekme­yen) kimsenin abdesti yoktur”

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.        Saîd b. Zeyd[54]

2.        Ebu Saîd el-Hudrî[55]

3.        Ebu Hureyre[56]

4.        Ebu Sebre[57]

5.        Sehl b. Sa’d[58]

6.        Hz. Aişe[59]

7.        Hz. Ali[60]

8.        Ümmü Sebre[61]

9.        Enes[62]

Toplam, 9 kişi.

(Derim ki:) Bu konuda rivayet edilen hadislerden birisi şöyledir:

﴿ مَنْ تَوَضَّأَ وَذَكَرَ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ طَهُوراً لجَمِيعِ بَدَنِهِ وَمَنْ تَوَضَّأَ وَلَمْ يَذْكُرِ اسْمَ اللّهِ عَلَيْهِ كَانَ طَهُوراً لِأَعْضَاءِ الْوُضُوءِ ﴾

“Kim abdest alıp ardından da Allah’ın ismini anarsa, onun, bütün bedeni için bir temizlik olur. Kim de abdest alıp ardından da Allah’ın ismini anmazsa, bu abdest sadece onun abdest (alırken yıkadığı) organları için bir temizlik olur”

Bu hadisi, Dârekutnî (ö.385/995) ile Beyhakî (ö. 458/1066) rivayet et­miştir.

Ebu’ş-Şeyh (ö. 369/979)’de, bu hadisi, Ebu Hureyre yolundan zayıf bir senedle rivayet etmiştir.

Dârekutnî (ö.385/995) ile Beyhakî (ö. 458/1066), bu hadisin, Abdullah ibn Mes’ud yolundan zayıf olduğunu söylemişlerdir.

Yine Dârekutnî (ö.385/995) ile Beyhakî (ö. 458/1066), bu hadisin, ikinci defa Abdullah ibn Ömer yolundan zayıf olduğunu söylemiştir

Râfi’ (ö. 623/1225)'de, abdest alırken, besmele çekmenin vacip olmadı­ğına dair bu hadisi delil getirmiştir.

Ebu Ubeyd (ö. 224/839) ise “Kitabu’t-Tuhûr”da bu hadisi nakletmiştir.

Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)de “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfi’”de belirtti­ğine göre; asıl hadis, Ebu Hureyre yolundan gelen hadistir.

(Daha sonra İbn Hacer) derki: “Bu konuda Ebu Saîd el-Hudrî,

10. Saîd b. Zeyd, Hz. Aişe, Sehl b. Sa’d, Ebu Sebre, Ümmü Sebre, Hz. Ali ile Enes’ten de rivayetler gelmiştir.

Daha sonra İbn Hacer, bunların rivayet ettikleri hadisleri nakletmiş ve bu hadislerin geliş yolları ile bunların içerisinde zayıf yoldan gelen hadisleri de aktarmıştır.

Daha sonra İbn Hacer, sözünün sonuna doğru şöyle der: “Ortaya çıkan sonuç şu dur: (Şimdiye kadar naklettiğimiz) hadislerin toplamıyla, (hadisin) kuvvetli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum ise, hadisin, bir aslının bulundu­ğunu göstermektedir.”

Ebu Bekr b. Ebi Şeybe (ö. 235/849)’de derki: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in, bu hadisi söylediği sabittir.”

Bezzâr (ö. 292/904)’da derki: “Fakat bu hadis, açıklanıp manası da şöyle olmalıdır: ‘(Abdest alırken) Allah’ın ismini anmayan kimsenin abdestinin fazileti yoktur’ (denilir). Fakat ‘(abdest alırken) Allah’ın ismini an­mayan kimsenin abdesti olmaz’ denilemez.”

Nevevî (ö.676/1277)’de “Ezkâr”da derki: “(Abdest alırken) besmele çekme hususunda zayıf hadisler gelmiştir.”

İmam Ahmed (ö. 241/855)’in de şöyle söylediği sabittir: “Abdest alırken besmele çekme hususunda sabit (sağlam) bir hadisin bulunduğunu bilmiyorum.”

Hafız İbn Hacer (ö. 852/1447)’de “Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfi’”de derki: “(Hadisin sabit olup olmadığı hususunda İmam Ahmed’in) bilgisinin olma­yışı, (hadisin) sabit olmadığı anlamına gelmez. Bunun bir derece altına (inil­diği zaman); (hadisin) sabit oluşu, sıhhatli olma olasılığını meydana getirir. (Hadisin) sabit olmamasından ise, zayıf bile olmadığı anlamı çıkmaz. Dolayı­sıyla da hüküm yok olmaz. Bunun bir derece altında; (hadisin) bir yoldan sabit olmayışı, sabitliğin, herkesten olmadığı anlamı çıkmaz.”

Daha sonra Hafız İbn Hacer, abdest alırken, besmele çekme hususunda gelen hadisleri naklettikten sonra şöyle der:

“Ebu’l-Feth el-Ya’merî dedi ki: ‘Abdest alırken, besmele çekme husu­sunda gelen hadisler; ya (mana bakımından) anlaşılır, (fakat rivayet bakımın­dan) sahih değildir yada (rivayet bakımından) sahih, (fakat mana bakımın­dan) anlaşılır değildir.’

İbnu’s-Salâh’da dedi ki: ‘Hasen hadisle sabit olan bir mesele, (bu ko­nuda gelen) hadislerin bir araya gelmesiyle de sabit olur.’ “(İbn Hacer’in sözü burada bitmektedir.)

Münzirî (ö. 656/1258)’de “Terğîb”de bu hadisi Ebu Hureyre yolu ile Saîd b. Zeyd yolundan naklettikten sonra şöyle der: “Bu hadislerin hiç birisi, bu konuda söylenen sözlerden zarar görebilecek nitelikte değildir.”

Daha sonra Münzirî derki: “Her ne kadar bu konuda söylenen sözler, bu hadislere zarar verebilecek nitelik de değilse bile, bu konuda hadisler gelmiş­tir; çünkü bu hadisler, geliş yollarının çok olması sebebiyle birbirini destekle­mekte ve kuvvet kazanmaktadır.”

Gördüğünüz gibi, Suyûtî (ö. 911/1505) –Allah ona rahmet eylesin- bu konuda aşırıya kaçıp hadisi, mütevatir hadisler içerisinde saymıştır. Yine de doğruyu en iyi bilen Allah’tır.

* * *

[54]    Tirmizî, Taharet 20 (26); İbn Mâce, Taharet 41 (398); Hâkim, Müstedrek, 1/146147

[55]    İbn Mâce, Taharet 41 (397); Dârimî, Vüdu’ 25; Hâkim, Müstedrek, 1/147

[56]    Ebu Dâvud, Taharet 48 (101); İbn Mâce, Taharet 41 (399); Müsned, 2/418

[57]    Taberânî, el-Evsat

[58]    İbn Mâce, Taharet 41 (400);

[59]    Bezzâr

[60]    İbn Adiy

[61]    Ebu Musa, Marifetü’s-Sahabe

[62]    Nesâî, Taharet 62


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget