Mütevâtir Hadisler-173
﴾
“Müzâbene’nin yasak olması. Müzâbene; yaş hurmayı daha (hurma) ağacın başındayken ölçeğe vurarak kuru hurma karşılığı ve ekini de aynı şekilde ölçekli olarak buğday karşılığında satmaktır”[37]
Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:
1. Ebu Hureyre
2. Abdullah ibn Ömer
3. Abdullah ibn Abbâs
4. Câbir
5. Zeyd b. Sâbit
6. Saîd b. Zeyd
7. Râfi’ b. Hadîc
8. Sehl b. Hasme
9. Ebu Saîd el-Hudrî
10. Sa’d b. Ebi Vakkâs
11. Enes b. Mâlik ve daha bir çokları
Tahâvî (ö.
* * *
[37] Müzâbene: Olgunlaşmamış yada yeni meyvenin daha ağacında iken satın alınmasına denir.
Bu konuda gelen hadisler; meyveyi, olgunlaşmadan satmanın yasak olduğunu göstermektedir. Olgunlaşmaktan kasıt; sarı renkli meyvelerin sararması, kırmızı olanların kızarması, hububat ve sebzelerin ise faydalanır hale gelmesidir.
İmamı A'zam'a göre; ağaçta meyve göründükten sonra olgunlaşmaktan satmak caizdir.
Ağaç üzerindeki meyveler, şu şartlara göre satılabilir:
a. Meyvenin olgunlaşacağı ortaya çıkmalıdır. Soğuk vurması, dolu vurması gibi afetler atlatılmış, normal şartlarda ağaçtaki meyvelerin olgunlaşacağı kanaati hasıl olmuşsa artık meyve hasat edilmeden, miktarı tahmin yoluyla tespit edilerek satılabilir.
b. Satış muamelesi, faize giren şartlarla olmamalıdır. Yani yaş hurma karşılığında kuru hurma değiştirmek gibi.
Bu çeşit bir alım-satımmda aldatma ve aldanma durumları, açık ve nettir. Resulullah (s.a.v)'de, kişinin, alım-satımda aladatan yada aldanan kişi olmaması için bu türr bir alışverişi yasaklamıştır.
Kişi de, alım gücünün oluşabilmesi, temel hakkı olan adaletin uygulanmasıyla daha rahat bir alışveriş yapabilme imkanına sahip olacaktır. Burada kişi, koruma altına alınmaktadır. Böylece aldatılmaktan kurtulmuş olacaktır.
Çünkü İslam dini, kişilerin; hem dünyalarını ve hem de ahiretlerini ilgilendirmektedir. Müslüman bir kişi, bu tür bir halde insanı aldattığı takdirde, dünyada bunun hesabını vermediğinde ahirette mıutlaka bunun hesabının vereceğini bilmektedir.
Bu şuur ve bilinçle hareket eden kişi, hem dünyasını ve hem de ahiretini koruyabilmek için iyi dürüst davranmak zorundadır.
[38] Tahâvî,Şerhu Meâni'l-Âsâr,