Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

 100﴿ لَقِّنُوا مَوْتَاكُمْ لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللّهُ 

“Ölmek üzere olan kimseye, Lâ ilâhe illallah’ (=Allah’tan başka İlah yoktur) sözünü telkin edin.”[24]

Suyûtî (ö. 911/1505) “el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.     Ebu Saîd el-Hudrî

2.     Ebu Hureyre

3.     Abdullah b. Ca’fer

4.     Hz. Aişe

5.     Abdullah ibn Abbâs

6.     Abdullah ibn Mes’ud

7.     Câbir b. Abdullah

8.     Urve b. Mes’ud

9.     Huzeyfe

10.     Hz. Ömer

11.     Hz. Osman

12.     Enes

Toplam, 12 kişi.

(Derim ki:) Yine bu hadis, şu yollardan da rivayet edilmiştir:

13.     Vâsile ibnu’l-Eska’

14.     Abdullah ibn Ömer

Zeylaî (ö. 762/1360) ile İbn Hacer (ö. 852/1447), bu hadisi, “Tahrîcu Ehâdisi’l-Hidâye”de nakletmiştir.

Şeyh Abdurrauf el-Münâvî (ö. 1031/1622“Teysîr”de ise bu hadisin mütevatir olduğunu belirtmiştir.


[24]     Telkin: Cenaze kabre konduktan sonra ve başında Kur’an okuma da tamamlandıktan sonra, kalabalığın orayı terk edip geride kalan bir kimsenin kabrin başında yüksek sesle ve ölüye hitaben iman esaslarını hatırlatması işleminin adıdır.

        Hadiste geçen “mevtâkum” (=ölüleriniz) ifadesinden; alimlerin çoğunluğu tarafından, “ölmek üzere olan kimse” şeklinde anlaşılmış ve bunlar telkinin sadece ölüm döşeğindeki hasta için olduğunu, definden sonraki telkinin meşru olmadığını söylemişlerdir. Fakat ölülere telkin yapmayı ifade eden Ebu Ümâme hadisi zayıf olduğu için metruktur. Çünkü ölülerin, dirileri duyamayacağı; Rûm: 30/52, Fâtır: 35/22’de geçmektedir. Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.v)’in Bedir’de Ehl-i Kalibe’ye yapmış olduğu hitap da, aslında sahabilerine vaaz ve nasihat şeklindedir. Bunun yanı sıra İmam Şafii ile İmam Ahmed, hadisteki “ölüler” ifadesinin zahiri manasını esas alarak ölülere telkin yapılabileceğini söylemişlerdir.

        Bazı Hanefi alimleri ise, bu konuda açık bir hüküm bulunmadığını, yani ölü defnedildikten sonra telkin vermenin tavsiye edilmediği gibi yasaklanmadığını da ileri sürmüşlerdir. Hanefi mezhebinde mükelleflik yaşına girdikten sonra ölen kimsenin mezarı başında telkin verilmesi meşru görülmüştür. “Telkin yapılmaz”, “Ne yapın denir, ne de yapmayın” diyen Hanefi fıkıhçıları da vardır.

        Ölmek üzere olan kimseye, ahiret hayatına yönelik olarak yapılan en güzel iyilik, telkin yapmaktır. Telkin için Lâ ilâhe illallah’ (=Allah’tan başka İlah yoktur) ifadesinin seçilişi, onun; İslamî zikirler içeisinde tevhidi ifade eden, şirki reddeden en üstün ve en şerefli zikir oluşundandır. Yasin suresinin seçilişi ise onun; Kur’an’ın kalbi ve öğüt için yeterli olmasındandır. “Ölüm anında bu sözü tekrarlayan ölen kimse, imanlı olarak gider.   


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 99﴿ يَقُولُ اللّهُ: مَنْ اَذْهَبْتُ حَبِيبَتَيْهِ فَصَبَرَ وَاحْتَسَبَ لَمْ أَرْضَ لَهُ ثَوَاباً دُونَ الْجَنَّةِ 

“Yüce Allah buyurdu ki: Ben, kimin iki sevdiğini almışsam (ve o kimse de) sevabını umarak sabretmişse, ona, Cennet dışında bir mükafat vermeye razı olmam.”[23]

Bu hadis, şu yollardan rivayet edilmiştir:

1.      Ebu Saîd el-Hudrî

2.    Enes

3.     Ebu Hureyre

4.     Ebu Ümâme

5.     Aişe bint. Kudâme b. Maz’un

6.     Abdullah ibn Ömer

7.     Zeyd b. Erkam

8.     Cerîr b. Abdullah el-Becelî

9.     İrbâd b. Sâriye

10.     Abdullah ibn Abbâs

11.     Hz. Aişe

12.     Semure b. Cündub

13.     Abdullah ibn Mes’ud

14.     Büreyde

(Suyûtî) “Leâli’l-Masnûa”da derki: “Bu hadisin bir kısmı, sahih; bir kısmı hasen ve bir kısmı da zayıf senedlerle rivayet edilmiştir.”

(Devamla da derki:) “Bu hadisi, ‘Ehâdisu’l-mutevatira’da naklettim.”

Fakat bu hadisi, (Suyûtî’nin) “el-Ezhâr”  adlı eserinde göremedim.


[23]     Hadiste; mümin kişi, sevdiği şeylerin kaybı karşısında sabretmeye çağrılmakta ve bunun sevabının büyük olacağı müjdelenmektedir.

        Konuyla ilgili hadislerde, mümin kişinin imtihan olunduğu iki sevdiğinden kasıt; iki gözüdür. Hadiste “gözün”, “sevgili” diye isimlendirilmesi; gözlerin, insanda en değerli organları teşkil etmelerinden ötürüdür. Gözlerin kaybı, diğer organlara nazaran insanda daha büyük acı ve hüsran meydana getirir. Gözlerin kaybolmasıyla kişi, ne görmek istediği hayrı görebilir ve ne de kaçınmak istediği kötülükten kaçabilir. Yanız sabrın uhrevi mükafata neden olabilmesi için, niyet şarttır. Bu da, sabrı, Allah’ın mükafatlandıracağını düşünmekle gerçekleşir.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Marza 7; Tirmizî, Zühd 58 (2403); Müsned, 3/1446/365-366; Taberânî, es-Sağir, el-Evsat, el-Kebir; Bezzâr; Ebu Ya’lâ; 


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

98﴿ اَلْحُمَّى مِنْ فَيْحِ جَهَنَّمَ فَأَبْردُوهَا بِالْمَاءِ 

“Humma (ateşli hastalık), Cehennemin kaynamasındandır. Siz, onu, soğuk suyla (kendinizden) uzaklaştırınız.”[12]

Bu hadis, şu yollardan rivayet edilmiştir:

1.      Abdullah ibn Abbâs[13]

2.      Abdullah ibn Ömer[14]

3.      Hz. Aişe[15]

4.      Râfi’ b. Hadîc[16]

5.      Esmâ’ bint. Ebi Bekr[17]

Abdullah ibn Abbâs Hadisi dışında diğer sahabilerin rivayet ettikleri hadisler, -sahih hadis olmak kaydıyla- Buhârî ile Müslim’in “Sahîh”lerin de geçmektedir.

1.     Ebu Beşîr el-Hâris b. Huzame el-Ensârî[18]

2.     Semure[19]

3.     Ebu Hureyre[20]

4.        Sevbân[21]

5.        Abdullah b. Râfi’[22] ve daha bir çokları 


[12]     “Humma”, sıtma gibi ateşli hastalıklara genel olarak verilen isimdir. Bu hadiste; bir yandan ateşli hastalıklarda uygulanabilecek bir tedavi yoluna işaret edilirken, diğer taraftan cehennemin kaynaması, yani cehennem ateşinin şiddeti, insanların bizzat yaşamış veya müşahade etmiş olabilecekleri bir olaya benzetilerek insanlar uyarılmaktadırlar. 

        Ateşli bir hastalığın, hastayı ateşler içerisinde kıvrandırarak eritip bitirmesi, cehennem hayatından çok küçük bir numunedir. Bunun için bir hastalığa düşmemek için önlem alındığı, bir hastalığa düşünce de kurtuluş çareleri arandığı gibi, ebedi hayatta cehennem azabına uğramamak için  bu dünyada gereken şeyler yapılmalıdır. Yine bu dünyada yapılacak ve asılları temizliğe, yani “su”ya dayanan ibadetlerin serinliği, ahirette cehennem ateşini etkisiz hale getirecektir.

        Ateşli hastalıkların tedavisinde, hastalığın çeşidine ve hastalığa göre yöntemleri değişmekle beraber, genel olarak, soğuk su kullanımı faydalı olmaktadır.

[13]     Müsned, 1/291

[14]     Buhârî, Tıb 28; Müslim, Selam 78-80 (2209); Tirmizî, Tıb 24 (2154); İbn Mâce, Tıb 19 (3472); Muvatta, Ayn 16; Müsned, 2/2185134

[15]     Buhârî, Tıb 28; Müslim, Selam 81 (2210); Tirmizî, Tıb 24 (2155); İbn Mâce, Tıb 19 (3471); Müsned, 6/50

[16]     Buhârî, Bed’ü’l-halk 10; Müslim, Selam 83 (2212); Tirmizî, Tıb 24 (2154); İbn Mâce, Tıb 19 (3473); Dârîmî, Rikak 55 (2772); Müsned, 3/4644/141

[17]     Buhârî, Tıb 28; Müslim, Selam 82 (2211); Tirmizî, Tıb 24 (2156); Muvatta, Ayn 15

[18]     Müsned, 5/216; Taberânî

[19]     Taberânî; Bezzâr

[20]     İbn Mâce, Tıb 19 (3475); Müsned, 2/411

[21]     Tirmizî, Tıb 31 (2166)

[22]     Taberânî


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget