Resulullah'ın hadislerini mi arıyorsunuz ?
Türkiye'nin En Geniş Kapsamlı Hadis Sitesi
HZ.MUHAMMED (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)
"أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ"

Latest Post

246﴿ أُحُدٌ جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ 

“Uhud dağı, öyle bir dağdır ki, o, bizi sever, biz de onu severiz[29]

Bu hadis, şu yollardan gelmiştir:

1.      Sehl b. Sa’d

2.      Enes

3.      Süveyd b. Âmir el-Ensârî

Suyûtî (ö. 911/1505“Cem’”de[30] der ki: “Süveyd b. Âmir el-Ensârî’nin, bundan başka rivayet ettiği bir başka hadis daha yoktur.”

Fakat İbnü’l-Esîr (ö.606/1209)’in belirttiğine göre; Süveyd b. Âmir el-Ensârî’nin (rivayet ettiği) başka bir hadis daha vardır. O da şudur:

﴿ بِلُّوا أَرْحَامَكُمْ وَلَوْ بِالسَّلاَمِ ﴾

“Selam vermek bile olsa, yakınlarınıza iyi davranınız”[31]

4.      Ebu Abese b. Cebr

5.      Ebu Hureyre

6.      Ebu Humeyd es-Sâadî

7.      Amr b. Avf el-Müzenî

8.      Ebu Kılâbe el-Cürmî

Münzirî (ö. 656/1258)’de “Terğîb ve’t-Terğîb”de konu ile ilgili olarak şöyle der: “Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Uhud dağı için هَذَا ﴿ جَبَلٌ يُحِبُّنَا وَنُحِبُّهُ ﴾ “Bu (Uhud), bir dağdır. O, bizi sever, biz de onu severiz” buyurduğu bir grup sahabiden çeşitli senedlerle sahih olarak rivayet edilmiştir.”

(Münâvî’de) “Feyzu’l-Kadîr”de konu ile ilgili olarak der ki: “Müellif Suyûtî, burada, hadisin kendisinden çok, hadisi rivayet eden kimseleri belirtmiştir. Aslında bu husus; Suyûtî’nin “Câmiu’s-Sağîr”deki özelliğinden değildir. Fakat bu sayede hadisin, mütevatir kategorisine girdirilebileceğini söyleyebilirsin.”

* * *

[29]     Bazı alimlere göre; Resulullah (s.a.v), bu hadisle, Medine’ye ve Medinelilere olan sevgisini veya Medine’nin bir parçası sayılan Uhud dağına olan sevgisini ifade etmektedir.Dolayısıyla sevgi ve nefret gibi kavramların Uhud dağına hakikat olarak değil, ancak onun yakınında yaşayan Hz. Peygamber (s.a.v) ile sahabeye kinaye olmak üzere onları övdüğü ifade etmektedir.

        Ayrıca dağı sevme olayı, gerçek olup Allah ona temyiz ve idrak vermiş, o da bu sayede bizi sevmektedir. Çünkü Kur’an’ın bir çok yerinde canlı-cansız varlıkların Allah’ı tesbih ettiği ve Sünnette ise Resulullah (s.a.v)’in avucunda taşların tesbih etmesi, Mescitteki kuru hurma kütü­ğünün inlemesi gibi bir çok haller geçmektedir. Fiziki çevre ile insan arasında bir ilişki olduğu zaten bilinen bir gerçektir. Şu halde Uhud dağının, Resulullah (s.a.v)’e karşı sevgi beslemesi, yadırganmaması gerekn bir husustur.

        Konu ile ilgili hadisler için b.k.z: Buhârî, Cihad 7174, Enbiyâ 827, Da’vât 36, Et’ime 28, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 503 (1392), 504 (1393); Tirmizî, Menakib (3918); Taberânî; Ebu Ya’lâ, Bezzâr 

[30]     Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, H. No: 238

[31]     Suyûtî, Câmiu’s-Sağîr, H. No: 3160


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

245﴿ إِنَّ الْمَدِينَةَ حَرَامٌ 

“Medine (şehrinde bazı hususları yapmanın) haram olması”[26] ile ilgili hadisler

İbn Kayyim (ö. 751/1350“İ’lâmu’l-Muvakkiîn”de belirttiğine göre; Medine (şehrinde bazı hususları yapmanın) haram olması ile ilgili hadisleri, 20 kadar sahabi rivayet etmiştir. Bu husus aynen şöyle geçmektedir:

“Medine şehrinde bazı hususları yapmanın haram olması ve hayvanlarının avlanmaması ile ilgili hadisleri, 20 kadar sahabi[27] rivayet etmiştir. Fakat bunun, Usûl’e (=Metodolojik Bilgiye) ters düştüğü ortadadır. Bunun müteşa-bihe aykırı olduğu, (Enes’in kardeşi Umeyr’in kuşla oynaması ve o kuşun ölmesi üzerine) Hz. Peygamber (s.a.v)’in ﴿ يَا أَبَا عُمَيْرٍ مَا فَعَلَ النُُّغَيْرِ ﴾ “Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı Nuğeyr?”[28] şeklinde söylediği sözle sabittir.”

Hadiste kastedilen husus bu olabilir.

* * *

[26]     Medine, Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Mekke’den hicret ettiği yerin adıdır. Eski adı, “Yesrib” idi. Resulullah (s.a.v), “Yesrib” adını, ilk önce ayıplama ve kınama anlamına gelen “Taybe” ve “Tabe” diye değiştirdi. Daha sonra da Medine diye değiştirdi.

        Mekke, Hz. İbrahim (a.s)’dan bu yana haram ilan edilmişti. Resulullah (s.a.v)’de Medine’yi haram ilan etmişti. Bir yerin haram ilan edilmesi; öncelikle ot, ağaç her çeşit bitkinin koparılıp  kesilmesinin yasak edilmesi, yabanî hayvanlarının öldürülüp avlanmasının yasaklanması de­mektir. Kutsal beldeler için düşünülmüş olan bu tarihi uygulama, günümüzde, “Milli Park”, “Yeşil Kuşak”, “Yeşil Saha”, Sit Alanı” gibi farklı düşüncelerle yaygın bir şekilde gündeme gel­miştir.

        Haram yerlerin sınırları hususunda farklı ifadeler vardır. Hz. Peygamber (s.a.v), bu yasağın ciddiyetini ve önemini belirtmek için, onu ihlal edenlere karşı vicdani ve ameli olmak üzere ga­yet sert müeyyideler koymuştur. Haram bölgenin korunmasında, sadece kasti ihlallere ceza ve müeyyide konmakla kalmamış, hataen meydana gelebilecek ihlallere karşı da müeyyide geti­rilmiştir.

        Mekke ve Medine’nin bitki örtüsünün kesilmekten ve hayvanlarının öldürülmekten yasaklanması­nın sebebi; bu iki şehirde ve çevresinde bulunan canlı örtünün koruma altına alınmasıdır.    

[27]     Bunlardan bazıları şunlardır: Ebu Hureyre, Câbir, Abdullah ibn Zeyd, Asım ibn Ahvâl, Rafi’ b. Hudeyc, Enes b. Mâlik, Ebu Saîd el-Hudrî, Hz. Ali, Sa’d b. Ebi Vakkâs, Ka’b b. Mâlik

[28]     Müslim, Âdâb 30; Tâhâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, 4/194195 Nuğeyr, Ebu Umeyr’in oynadığı kuşun adıdır. Ebu Hanife, bu hadisi delil getirmek suretiyle Medine’nin haram olmadığına hükmetmiştir.


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

 244﴿ مَا بَيْنَ بَيْتِي وَمِنْبَرِي رَوْضَةٌ مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ 

“Evim -bir rivayette ise kabrim- ile minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir”[24]

Suyûtî (ö. 911/1505“el-Ezhâr”da bu hadisi şu yollardan getirmiştir:

1.      Ebu Hureyre

2.      Abdullah ibn Zeyd el-Mâzinî

3.      Abdullah ibn Ömer

4.      Câbir b. Abdullah

5.      Hz. Ebu Bekr

Toplam, 5 kişi.

(Derim ki:) İbn Hacer (ö. 852/1447“Tahrîcu Ehâdisi’r-Râfiî”de bu hadisi Ebu Hureyre yolundan nakledip sonra da der ki:

“Bu konuda Hz. Ebu Bekr, Hz. Ömer, Hz. Ali, Zübeyr, Sa’d b. Ebi Vakkâs, Abdullah ibn Ömer, Abdullah ibn Zeyd el-Mâzinî, Ebu Saîd el-Hudrî, Cübeyr b. Mut’im, Ebu Vâkid el-Leysî, Zeyd b. Sâbit, Zeyd b. Hârice, Enes, Câbir, Sehl b. Sa’d, Hz. Aişe, Muâz ibnu’l-Hâris Ebi Halîme el-Kârî ve daha bir çoklarından rivayetler gelmiştir.”

Ebu’l-Kâsım ibn Mende’de “Tezkere”de (adı geçen) bu kimseleri anmıştır.

Buhârî ile Müslim’in üzerinde görüş birliğine vardığı Abdullah b. Zeyd[25] hadisi şu lafızla gelmiştir:

﴿ مَا بَيْنَ بَيْتِي وَمِنْبَرِي رَوْضَةٌ مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ ﴾

“Evim ile minberimin arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir”

Enes Hadisi. Taberânî “Evsat”da bu hadisi Ali ibnu’l-Hakem yoluyla Enes’ten şu lafızla rivayet etmiştir:

﴿ مَا بَيْنَ حُجْرَتِي وَمُصَلاَّي رَوْضَةٌ مِنْ رِيَاضِ الْجَنَّةِ ﴾

“Odam ile namazgahımın arası, Cennet bahçelerinden bir bahçedir” (İbn Hacer’in sözü burada bitmektedir.)

Yine bu hadis, Ümmü Seleme ile Abdullah ibn Busr’dan da gelmiştir.

(Münâvî’de) “Teysîr”de der ki: “Müellif Suyûtî, (bu hadisin,) mütevatir olduğunu belirtmiştir.”

* * *

[24]     Hz. Peygamber (s.a.v), Medine’ye geldiğinde Mescid-i Nebevi’yi yaptırırken, Mescidin bir kena­rına da kendi evini yaptırmıştı. Bu nedenle de hadis, Mescid-i Nebevi’nin faziletini ifade et­mekte, ancak mescidin bazı kısımlarının diğer yerlerine nazaran daha faziletli olduğunu belirt­mektedir. Bu da, evi ile minberi arasında gelip gittiği yerdir.

        Yukarıda da geçtiği üzere; bazı rivayetlerde, “kabr” ve “oda” kelimesi geçmektedir. Hz. Peygam­ber (s.a.v) vefat ettiğinde, evine, yani Hz. Aişe’nin odasına gömülmüştü. Bu nedenle de bazı alimler, burada geçen “kabr” kelimesiyle kastedilenin, “ev” olduğunu belirtmişlerdir. 

[25]     Buhârî, Rikâk 53, İ’tisam 16; Müslim, Hacc 500 (1390)


01 - 02 - 03 - 04 - 05 - 06 - 07 - 08 - 09 - 10 - 11 - 12 - 13 - 14 - 15 - 16 - 17 - 18 - 19 - 20 - 21 - 22 - 23 - 24 - 25 - 26 - 27 - 28 - 29 - 30 - 31 - 32 - 33 - 34 - 35 - 36 - 37 - 38 - 39 - 40 - 41 - 42 - 43 - 44 - 45 - 46 - 47 - 48 - 49 - 50 - 51 - 52 - 53 - 54 - 55 - 56 - 57 - 58 - 59 - 60 - 61 - 62 - 63 - 64 - 65 - 66 - 67 - 68 - 69 - 70 - 71 - 72 - 73 - 74 - 75 - 76 - 77 - 78 - 79 - 80 - 81 - 82 - 83 - 84 - 85 - 86 - 87 - 88 - 89 - 90 - 91 - 92 - 93 - 94 - 95 - 96 - 97 - 98 - 99 - 100 - 101 - 102 - 103 - 104 - 105 - 106 - 107 - 108 - 109 - 110 - 111 - 112 - 113 - 114 - 115 - 116 - 117 - 118 - 119 - 120 - 121 - 122 - 123 - 124 - 125 - 126 - 127 - 128 - 129 - 130 - 131 - 132 - 133 - 134 - 135 - 136 - 137 - 138 - 139 - 140 - 141 - 142 - 143 - 144 - 145 - 146 - 147 - 148 - 149 - 150 - 151 - 152 - 153 - 154 - 155 - 156 - 157 - 158 - 159 - 160 - 161 - 162 - 163 - 164 - 165 - 166 - 167 - 168 - 169 - 170 - 171 - 172 - 173 - 174 - 175 - 176 - 177 - 178 - 179 - 180 - 181 - 182 - 183 - 184 - 185 - 186 - 187 - 188 - 189 - 190 - 191 - 192 - 193 - 194 - 195 - 196 - 197 - 198 - 199 - 200 - 201 - 202 - 203 - 204 - 205 - 206 - 207 - 208 - 209 - 210 - 211 - 212 - 213 - 214 - 215 - 216 - 217 - 218 - 219 - 220 - 221 - 222 - 223 - 224 - 225 - 226 - 227 - 228 - 229 - 230 - 231 - 232 - 233 - 234 - 235 - 236 - 237 - 238 - 239 - 240 - 241 - 242 - 243 - 244 - 245 - 246 - 247 - 248 - 249 - 250 - 251 - 252 - 253 - 254 - 255 - 256 - 257 - 258 - 259 - 260 - 261 - 262 - 263 - 264 - 265 - 266 - 267 - 268 - 269 - 270 - 271 - 272 - 273 - 274 - 275 - 276 - 277 - 278 - 279 - 280 - 281 - 282 - 283 - 284 - 285 - 286 - 287 - 288 - 289 - 290 - 291 - 292 - 293 - 294 - 295 - 296 - 297 - 298 - 299 - 300 - 301 - 302 - 303 - 304 - 305 - 306 - 307 - 308 - 309 - 310 - 311
H A D İ S
K Ü T Ü P H A N E S İ

SELMAN SEVEN

{facebook#https://facebook.com/} {twitter#https://twitter.com/}

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Javascript DisablePlease Enable Javascript To See All Widget